Alaçatı öteden beri merak ettiğim ve rüzgar sörfü , minik lokantaları ve eski Rum evlerinden çevrilmiş otelleri ile vakit geçirmek istediğim yerlerdendi , Dr. Ercüment Sönmez Güdücüoğlu olarak bu yerleri gezmek ve yaşamak üzere bir Alaçatı gezisi planladım, tabi herzaman yaptığım gibi öncelikle gezeceğim yerleri araştırmayı ve tanımayıda ihmal etmedim. Alaçatı adı rivayetlere göre 2 farklı temelden geliyor, kimileri " Alaca At " demiş, kimileri ise " Alacık çadırları " sebebiyle buranın ismi alaçatı diyor. Çok önceleri alaçatı bölgesi deniz kenarında imiş ama denizlerin çekilmesi ile bataklık ve sivrisinek yuvası olunca biryerlerden emir gelmiş buraları kurutmuşlar, zamanla üzerine yerleşim başlamış ve Alaçatı bu durumuna gelmiş.
Bu yazımda Alaçatı seyehatimde sizinde merak edeceğiniz , Alaçatı'ya ulaşımda maliyetler, Alaçatı otel fiyatları, Alaçatıdaki lokantalarda çeşitlilik ve yeme içme maliyetleri , Alaçatı çevresinde yerleşik plajlar ve Beach Club ler hakkında bilgiler veriyorum.
Seyehate başkarken herhangi bir rezervasyonda yapmış değildim, İzmir'de eski zamanlardan beri uzaktan uzağa dostluğumuzu sürdürdüğümüz Sevgili Arkadaşım Dr. Serdar Sevik'ede uğradım, ailesi ve büyüyen çocukları ile birlikte bir öğle yemeği yedik, özlemişiz birbirimizi, birkaç saat sonra İzmir'den Çeşme yolu üzerinden Alaçatı'ya ulaştık, şehir merkezinde büyük bir kalabalıkla karşılaştık, hotel rezervasyonu yapmadığımız için alaçatı otelleri diye aratınca listelenen otelleri inceledik, sezondan dolayı fiyatlar biraz yüksekti , 2015 yazı için 300 tl/gece oda-kahvaltı fiyatları söz konusu idi, neyse listeden sardunaki konak hotel diye bir yeri seçtik,harita üzerinden elimizle koymuş gibi bulduk, bahçe içinde eski bir Rum evini otel yapmışlar, çalışanlar sanırım birbiri ile akraba, asıl işletmeci olan bir orta yaşlı bir bayanla muhatap olduk, bu ev ona Rum olan anneannesinden kalmış, heryerde eski antika eşyalar vardı, bizim çok hoşumuza gitti, hatta 100 yıllık büfede eski solmuş fotoğraflar ve el işi sehpa örtüleri çok nostaljik geldi bize. Odalar küçük ama çok temiz ve düzenli idi, Alaçatı yürüyüş yolu Kemal paşa caddesi yani şehrin kalbinin attığı yere çok yakındı, sabah kahvaltısıda harika idi. Arkadaşlar daha önce Alaçatı Alavya otel diye bir yerde kalmışlar, çok övmüşlerdi ama fiyatı bana biraz pahalı geldi ve direkt elemiştim :)
O gece Alaçatıda yürüyüş yoluna gittik otelden 100 metre mesafede ulaştık. Havanın kararması ile birlikte büyük bir insan seli bu sokakta akıyor gibi. Yolun her iki yanıda minik lokantalar, cafe ler ve hediyelik eşya satıcıları vardı. Lokantalarda yemek fiyatlarını normal olarak bulduk. Babushka alaçatı adında bir restoranda yemek yedik , ortam otantik , yemekler ise lezzetli idi, fiyatlarda İstanbul Beyoğlu seviyelerinde . Yolda turşu suyu satıcıları var , bir bardağı 5 tl den satıyorlar :)
Ertesi gün Alaçatı'da gezilecek görülecek yerlere bir göz atalım dedik , en önemlisi olan yel değirmenleri , kanatları yokolmuş silindirik binalardan oluşuyor, alt kısmını kafeterya yapmışlar, bana çok ilginç gelmedi, alaçatı taş evleride şehrin hüzünlü yapısına büyük katkı sağlıyor, eski taşlarda zamanın yıpratmışlığı söz konusu, Alaçatı köy pazarındada Egeye özgü ürünlere rastlarsınız. Alaçatı plajları bitmek tükenmek bilmeyen bir rüzgarla takviye edilen rüzgar sörfü manzaraları ile tablo gibi görünüyor.
Öğleden sonra Alaçatı'dan ayrılıyoruz, hedefimizde Mordoğan var.
Dr. Ercüment Sönmez Güdücüoğlu